Kayıtlar

ASLI (9.BÖLÜM)

Elbisen çok hoş, nereden aldın?" diyor benden yanıt istercesine çıkan beklentili bir ses tonu ile biri. Arkamı dönüp, yüzümü ona çeviriyorum. Maskesinden dolayı ilk önce yüzünü tanıyamıyorum. O da beni tanıyamıyor gibi. Sonra, o gülümseyince anlıyorum, Aylin.  "Gözde'den ödünç aldım." diyemem her hâlde. Gülümseyerek aklıma ilk gelen yalanı söyleyip, Aylin'in meraklı bakışlarının altında kalmaktan kurtuluyorum. "Doğum günümde yakın bir arkadaşımdan hediye almıştım." -Hımm, doğum günün ne zaman?" diyor tek kaşını kaldırıp beni o meraklı bakışlara boğarak yine. Bu kız soru sormayı fazlasıyla seviyor olmalı. "4 Şubat." diyorum yüzüme şirin bir gülümseme yerleştirerek. Ondan da aynı karşılığı aldıktan sonra, bir köşeye oturuyorum. İtiraf etmeliyim, bu kadar sıkıcı bir balo için bu kadar heyecanlanıp hazırlandığım gibi tuhaf bir hâyâl kırıklığı yaşamadım şimdiye dek! Soluk, sakin, bunaltıcı... Bu muydu, bu kadar giyinip süslendiğim? ...

ASLI (8.BÖLÜM)

"Belediye otobüsüne atıyorum kendimi. Soluğu, Gözdelerin tıpkı evleri gibi lüks kapılarının önünde alıyorum. Sahi, niye bu kadar telaşlıyım? Ne zamana dek böyle sabırsızdım? Beni heyecana düşüren ne? Kendime şaşırıyorum. Ruhumdan yanıt isteyen beklentilerim, Gözde'yi karşımda bu şekilde görünce bir an duruyor. Elimde olmadan gülüyorum. Gözde bundan hoşnutsuz olacak, tek kaşını kaldırıp ciddi ciddi bakıyor. -"Komik olan nedir?" "Hiiç." diyorum gülmelerimi bastırmaya çalışırken. -"Gir içeri." diyor ciddiliğini bozmadan. Ben salona doğru ilerlerken o da aynanın karşısına geçip kendini dikkatlice inceliyor. Kendi de gülüyor bu hâline. Bu bonus saçlara, yüzündeki bu yeşil maskeye gülmemek zor tabi. Allah'ım, bu koltuğu görünce ilk kez bu denli oturma hevesim olduğunu hatırlıyorum. Rahatça oturuyorum koltuğa, "rahat" sözcüğünden anladığım ne kadarıysa artık, koltuğu işgal ediyorum resmen. Gözde de karşıma oturuyor. "Nab...

ASLI (7.BÖLÜM)

"Eve geri dönüyorum. Ve telefonumu alıp numaraları tuşluyorum. "Ne var Aslı?", diye hırçınca cevap alıyorum Gözde'den. Kısa bir an içerisinde neden böyle kızgın olduğunu düşünüyorum. Daha sonra cevap vermek aklıma geliyor. "Gözde yardımına ihtiyacım var", diyorum kararsız bir ses tonuyla. -"Ne oldu?" -"Maskeli balo için kıyafete ihtiyacım var." -"Ne? Ne maskeli balosu? Ne kıyafeti?" -"Yeni okula başladım ya, maskeli balo yapalım dediler, tamam dedim. Ok yaydan çıktı bir defa. Ne giyeceğim? Bana yardım et." -"Hıh. Sen benim tarzımı beğenmiyorsun ki? İlla kendi dediğin olacak." -"Gözde, gerçekten de bu sefer yardımına ihtiyacım var. Söz, bu sefer sen ne dersen o olacak." -"Tamam, hadi gene iyisin. De ne bu telaş?" -"İlk günlerden insanların sempatisini kazanmak istiyorum." -"Hım", diyor alaycı bir sesle. Gıcığıma gidiyor tabi. Of Gözde, her zaman benim yerime ka...

ASLI (6.BÖLÜM)

"İlk günü tamamlıyoruz az sonra zil çaldığında. Yürümeyi tercih ediyorum okuldan eve.  Eve geldim, çantamdan anahtarı çıkartıp kapıyı açıyorum. İçeri atıyorum kendimi. Fırlatıyorum çantamı da bi' köşeye. Koltuğa çöküyorum.  Yarım saatlik tatlı uykumdan sonra bilgisayarımı dizlerimin üzerine alıyorum. Bugünün böyle sıkıcı olduğunu hiç düşünmemiştim. Her yıl, yeni sınıf başlangıcında muhakkak bir olay olurdu. Olumlu ya da olumsuz. Fark etmiyor, olay olurdu. Sıradandı bugün. Internet'te aylak aylak dolanırken karnımın guruldadığını fark ediyorum bir an. Mutfağa gidiyorum, bir şeyler atıştırıp odama giriyorum. Üzerimi değişmedim henüz, değişiyorum. Ben, cinsimin aksine pek süslenmeyi sevmem. Giyinirken öyle özenmem. Ha, kirliyim demek istemiyorum. Elbiselerim temiz olduktan sonra gerisini umursadığım yoktur. Abartılı kıyafetlerden nefret ederim. Bu yüzden tarzımı koruyarak, spor ve sade bir kombin yerleştirip bedenime, dışarı çıkıyorum. Yolda yeni sınıfımdaki yeni kişile...

ASLI (5. BÖLÜM)

“Az sonra alışılmış biçimde; saçları topuz, gözlüklü, ciddi görünümlü bir hoca giriyor sınıfa. Ayağa kalkıyoruz. İlk günlerden,hocanın sempatisini kazanmak istiyoruz tabi. Gülümsüyor ve “Oturabilirsiniz,” diyor. Yerlerimize usulca oturuyoruz. Bu kadar uysal olmamıza ben bile şaşırıyorum. Ne ara bu denli kurallara düşkün idik ki? Üstelemiyorum. Hoca, elindeki kitapları masasına koyuyor. Ve tatlı bir tebessümle tanışma faslına başlıyor. -“Merhaba çocuklar. Ben edebiyat öğretmeniniz Filiz Yüce. Öncelikle sırasıyla tanışalım.” Ha? İlk kez bir lise hocasını bu kadar kibar, bu kadar sevecen görüyorum. Çocuklar falan, alışagelmediğimiz durumlar bizim bunlar. Sırasıyla herkes tanıtıyor kendini, biz de birbirlerimizi tanımış oluyoruz. Sıra yanımdaki Aylin'e geliyor. Sonra bana, falan derken zil çalıyor. Bu sesi seviyorum. Sıramdan kalkmıyorum. Etrafa öyle aval aval bakınırken, Aylin, "Gelsene, yeni kişilerle tanışıp kaynaşırız," diyor. Başımı sallayarak onay veriyorum....

ASLI (4. BÖLÜM)

"İlk okuldan beri en fazla iki kez birisiyle yan yana oturduğumu hatırlıyorum. Yanıma oturan o iki kişi de hep belam olmuştur. Zaten kimseyle oturmayı sevmiyorum, bir de o kişi en gıcık kişi olunca, az hevesimi de yok ediyor. Aslına bakarsan, sadece yanımda oturanları değil sınıfın tamamına uyuz olmuşumdur hep. İlk başta kalem, silgi alış verişi ile başlayan kinim daha sonra sınavlarda yüksek not alışlarına ondan sonra  öğretmenler tarafından sevilmelerine kadar uzanmıştır. Eminim, senin de sınıfında sevmediğin bir tayfa vardır. O tayfa sınavlardan yüksek not alınca, öğretmenler tarafından fazla ilgi görünce, yarışmalarda birinci olunca, senden güzel giyinince ve bir çok önemli - önemsiz nedenlerden dolayı ön planda tutulunca artık sendeki nefret başlamıştır bir kere, söndüremezsin. Bazen o tayfa, iyi bir şeyler yapmaya çalışınca bile sana gene kötü işlerin peşindeymiş gibi görünür. Bazen önyargılarını durduramazsın. Hepsi nefretin yüzündendir, diyorum ya söndüremezsin başladım mı...

ASLI (3.BÖLÜM)

"Otobüs duruyor ve iniyorum.  Yeni okulum, tam da karşımda. Okulun bahçesine doğru yürüyorum. Bahçede öğrenci yığını. Grup grup her biri ayrı bir yerde toplanmış, konuşuyorlar. Ne ara arkadaş olmuşlarsa artık. Bulduğum bir bankı işgal ediyorum. Çantamı hemen yanıma koyuyorum. Ellerimi dizlerime. Etrafımı izliyorum. Herkes birbiriyle kaynaşma aşamasında. Gidip bir gruba sokulsam şöyle ben de. Yapamıyorum. Çekingenliğimden. Pöff. Nihayet zil çalıyor. Evet, sınıflara doluşma vakti geldi. Bu nasıl bir tümleç oldu ya, sanki ilk okul öğrencisi gibi? Çantamı tek koluma atıyorum ve okula giriyorum. 11/A. Yeni sınıfım. Hem de en üst katta. Merdiven konusunda anlaşamayacağız sanırım. Ve işte sınıfa dalıyorum. Hemen ilk sırayı kapıyorum. İlk okuldaki gibi, heheh. Hadi bakalım!