Kayıtlar

SEVGİ ÜZERİNE

Sokakta yürürken kaldırımın bir kenarına oturmuş, etrafına aval aval bakan ve her bakışında yüzünü ekşiten bir adam gördüm. Elinde bir çay bardağı, bakışlarının eşliği ile yudumluyor çayını...Yüzünün o ekşi ifadesi ve çayın sıcaklığı arasında dağlar kadar fark vardı. Kötü bakışlarının ardı arkası kesilmiyordu. Adamın bu ilginç davranışlarına tepkim yalnızca içten olmadı. Yanına vardım, oturdum soluna. Arkamızda, içi aylak dolu olan kafeden iki çay istedim. Biten çayının ve biten kötü bakışlarının yerini şaşkın bir ifade aldı. Kafedeki minik çırak geldi, çaylarımızı bize uzattı. "Buyrun, içiniz." dedim adama. Bir teşekkür etmeye ihtiyaç duymadan aldı ilk yudumunu. İçten gelerek söylediğini düşündüğüm sözlerine başladı. "Şu insanlar.. Bir kadın, çocuğu için saçını süpürge ediyor. Kendi yemiyor, çocuğuna yediriyor. Kendi giymiyor, çocuğunu giydiriyor. Nedir bu? Kimse, bir başka biri için bu denli uğraşmak istemez. İnsan hiç kendisinden başkasını düşünür mü? Ne garip ve sa...

HAKSIZLIĞA KARŞI SUSMAK

Resim
Bazen.. Öyle olur ki çok büyük bir adaletsizlik söz konusu olduğunda susarsınız. Konuşmazsınız! Halbûki siz de bilirsiniz, meydanda bir haksızlık geliştiğini. Ama korkarsınız ve susarsınız! Bu tamamiyle yanlıştır!!! Adaletsizlikler, düzenbazlıklar, sahtekârlıklar, haksızlıklar ve bunun gibi birçok zarar verici, kötü durumlara karşı susmayı aptallıkla eşleştiriyorum. Bu tür durumlar, mevzu edildikçe susmanız oldukça yanlış bir davranıştan ibaret değildir. Bunun yanı sıra, haksızlığa uğrayan kişi veya kişi topluluğuna da bir haksızlık siz etmiş oluyorsunuz. Bir arkadaşım geçenler, Hz. Muhammed'in bir sözünü dile getirdi. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.  Hz. Muhammed (S.a.v) Hz. Muhammed ise, haksızlık karşısında susan insanları dilsiz şeytanla eşitlemiş. Ne doğru diyor! Dilimiz olduğu sürece haksızlık ve adaletsizliğe sessiz kalmak çok büyük bir suçtur. Hem kendimize hem de çevremizdeki kişilere nasıl da zarar ederiz öylesine.. Bir hak yeme durumu, meydana ge...

KAYBEDİLEN "BEN"LİK

Bazen öyle oluyor ki bazı kişileri kendimizden daha üstün görüyoruz. Bazen onların davranışlarına özeniyoruz. Bazen de kendi "ben"liğimizi kaybediyoruz, adeta ikinci bir kişilik taşıyoruz. Kimi zaman çevremizdeki bazı insanların edalarını (davranışlarını) kendimize örnek alıyoruz. Bu olay, gayet normaldir. Fakat, örnek aldığımız kişinin ruhunun, hâl ve hareketlerinin tamamını kendi "ben"liğimize yansıtırsak, kendimizi olduğu gibi kaybederiz. Kendi tercihlerimiz, kendi seçimlerimiz, kendi zevklerimiz, fobilerimiz, hobilerimiz, yaşam tarzımız, felsefemiz, her konudaki anlayışımızı kaybederiz, kendi ruhumuzu kaybederiz. Başkasının kişiliğini kendi üzerimize alırız adetâ. Bu doğru bir olay mıdır? Hayır efendim. Yerden göğe kadar yanlış bir davranış olup kendimize zarar etmiş oluruz. Kişi, kendi ruhunu kaybederse bir daha geri alabilmesi pek de mümkün olmaz. Söylediklerimi bir örnek ile pekiştirmek istiyorum; Örneğin Betül, hayranı olduğu bir ses sanatçısının giy...

KİN

Yalnız bir insanı ele alalım.. Ya insanlara karşı kin tuttuğundan yalnızdır, ya çekingendir, ya da insanlarla iletişim kurmak istemiyordur. Ama genel olarak yaşanılan "kin" olayıdır.. Kin, birçok şeyin sonucudur. Önyargıların, kaba dilin,  saygısızlığın, sevgisizliğin, kötü yaklaşımların.. Ve daha nice çirkin şeyin sonucudur kin. Kıskançlığın da.. Gelin bu sonuçları ele alalım ve hepsinin üzerinde duralım, konuşalım. ÖNYARGI "Neredesin önyargı katili?" adlı yazımı okursanız daha iyi bilirsiniz ki önyargılar boş ve gereksizdir, karşınızdaki insanın size yaklaşımları soğuk olur. Neden? Önyargılarınız yüzünden. Örneğin, mahallenize yeni birileri taşındı. Evleri ise sizin evinize pek yakın. Fakat taşınalı 2 ay olmasına rağmen sizlerle tanışmadı. Siz de kendinizce önyargılar oluşturdunuz. Ve komşunuza kin ürettiniz. Tamamiyle yanlış bir davranış olup önyargı yapmış oluyorsunuz. Elbet komşunuzun bu davranışı sergilememe nedenleri vardır. Siz ise bu nedenler...

SEVGİ ÜZERİNE (HİKAYE)

Sokakta yürürken kaldırımın bir kenarına oturmuş, etrafına aval aval bakan ve her bakışında yüzünü ekşiten bir adam gördüm. Elinde bir çay bardağı, bakışlarının eşliği ile yudumluyordu sıcacık çayını. Yüzünün o ekşi ifadesi ile çayın sıcaklığı ve lezzeti arasında dağlar kadar farklar vardı. Kötü bakışlarının ardı arkası kesilmiyordu. Adamın bu ilginç davranışlarına tepkim, yalnızca içten olmadı. Yanına vardım, oturdum soluna. Arkamızda, içi aylak dolu olan kahvehaneden iki çay istedim. Küçük çırak geldi yanımıza, uzattı çayları bize. Biten çayının ve biten kötü bakışlarının yerini şaşkınlık ifadesi aldı.  " Buyrun, içiniz. " dedim adama. Bir teşekkür etmeye ihtiyaç duymadan aldı ilk yudumunu. Gayet içinden gelerek söylediğini düşündüğüm sözlerine başladı: "Şu insanlar... Bir kadın çocuğu için saçını süpürge ediyor. Kendi yemiyor, çocuğuna yediriyor. Kendi giymiyor, çocuğuna giydiriyor. Bu nedir? Kimse bir başkası için bu denli uğraşmak ister mi? İnsan hiç kendisinden ç...

CUMHURİYET BAYRAMI

Resim
Cumhuriyet Bayramı... Liderimiz Mustafa Kemal Atatürk ülkemizin her yönden daha gelişik olması adına 29 Ekim 1923'de Cumhuriyet'i kurdu. O gün bugündür, her yıl 29 Ekim'de, bu unutulmaz anı tekrardan yaşıyoruz, kutluyoruz, anıyoruz. Yüreklerimizden asla ve asla kopmayacak olan bu Cumhuriyet anları daima kutlama olarak varlığını sürdürecektir. 29 Ekim'e pek az gün kaldı. Rengarenk kutlamalar başlayacak gene. Milletimizin, hepimizin gözleri parlayacak sevinçten, sevineceğiz. Minik çocuklar el ele verecek, oynayacak. Her bir köşede kutlamalar olacak. O değerli anıları anmak için.. Öte yandan Cumhuriyet'in kurucusu olan ulu önderimiz Mustafa Kemal Atatürk 'ün değerli kabiri, Anıtkabir'e gidilir. Mustafa Kemal Atatürk  bir kez de, onun bu kabirinde anılır. Yaptıklarına, milletimizi kurtarışına teşekkür edilir. Ben bugün sizlere, Cumhuriyet yönetimi gelmeden önce ülkemizde bulunan özellikleri aktaracağım. Cumhuriyet geldikten sonra neler değişti? Ülke yönet...

HEDEFLER

Resim
Diyorlar ki hedefsiz insanlar hiç ya ş am ı yordur bile. Do ğ ru diyorlar. Geldi ğ i d ü nyada, hedefleri olmayan insan, hayat ı n ı bo ş ç a ge ç irir. Hayattan umduklar ı n ı hedefsizce al ı r. Siz siz olun, önünüze ç ı kacak engellere aldanmay ı p kendinize hedefler olu ş turun. Olur ki ö n ü n ü ze ç ı kacak engellere tak ı l ı kal ı rs ı n ı z, o vakit hedefleriniz size k ö t ü , bir “Elveda!” der. Hedefe ula ş ma yolunda katletti ğ iniz ba ş ar ı lar ı n ı za bak ı n ve size engel olacak ş eyleri takmay ı n. Olacak, hedeflerinize, hayallerinize ula ş mak i ç in elbet ki size m â ni olacak ş eyler varolacak. Ö nemli olan sizin, o engelleri y ı kabilmeniz ve h â len g üç l ü kalabilmenizdir.  Moliere demi ş ki, “Zorluklar, ba ş ar ı n ı n de ğ erini art ı ran süslerdir”… Zorluklar artt ı k ç a ba ş ar ı n ı n o m ü thi ş de ğ eri de inan ı lmazca artar. İ nsanlar ı n, o ba ş ar ı ya ula ş ma iste ğ i, hevesi de artar. Hedefsiz insanlar hakk ı nda biraz daha yazma...