Kayıtlar

Hikaye

Yağmurlu bir gün. Küçük kız pencereden dolu karışımı  yağan yağmuru seyrediyor ufak yeşil gözleriyle.  Canı öyle sıkılmış olacak ki, yağan yağmur taneciklerini saymaya çalışıyor. Bunun imkansız olduğunu düşünüyor, bir ara,  ve pes ediyor. Ofluyor. Büzüşüyor iyice. Hırkasının kollarını, soğuktan sepsert olmuş ellerinin parmak uçlarına kadar çekiyor. Kollarını birbirine sarmalıyor, ellerini avuşturuyor.  Öyle bunalmış olacak ki, her gün gördüğü, bu oturduğu dört köşe salonu inceliyor, bir yabancı gibi.. Ev, iki odacıktan oluşuyor. Biri, kızın oturduğu salon. Öteki hela. Yemekler salonda, sobada pişiriliyor. Ocak yok, mutfak hiç yok. Salonun bir köşesinde eski bir soba var. Halı, eski figur  ve minyatür anlayışıyla özene bezene örülmüş olmalı. Duvarların bazı kısımları kurumuş olacak, çatlamış. Salonun tam ortasında koca ve epey eski, üzeri pek tozlanmış bir televizyon var. Üzerinde de dantel örtü. Salonun diğer bir köşesinde ufak bir raf var. Bu rafta, küçük ...

YELDA CUMALIOĞLU

Resim
Birkaç gün önce bitirdiğim kitaptan söz etmek istiyorum sizlere. Adı " AŞKOLSUN" . Kalem sahibi Yelda Cumalıoğlu.  Kitabın adına odaklanmaksızın, 280 sayfaya, hayatın başlıca temellerinden, inanç, başarı, özgürlük, ve hislerin en zehirlilerinden öfke ve kıskançlık benzeri mevzuları müthiş bir şekilde sığdırmış Yelda Cumalıoğlu. Çok da güzel yorumlamış. "Aşkolsun" tek kelimeyle müthiş bir kitap diyebilirim. Yelda Cumalıoğlu'nun kendi düşüncelerine mola keserek, vermiş olduğu, ünlü kişilerin ilham verici hayat ve geçmiş örnekleri de kitaba bambaşka bir okuma hevesi katmış. McDonald's yapımcısından, Mickey Mouse yapımcısı gibi dünyaca ünlü kişilerin konu içi ilgili, yaşadıklarından kesitler verilmiş. Bu kesitler gerçekten de ilham veriyor. Amaçlarınıza ulaşma isteğiniz yoğunlaşıyor."Başaracağım!" inancınız en son düzeye kadar yükseliyor. Çünkü onlar size en iyi misaller. Kim bilir, hayatınızı değiştirebilecek bir kararı, bir-iki sayfa gibi küçümsenile...

KARNELER GELİYOOR!

Resim
Eveeet, sonunda, biz öğrenciler bir dönemin daha sonuna geldiiik. Her birimiz, bir sınıfımızı daha noktalamış olduk. Ya da "olacağız" mı demeliydim? Çünkü okullar henüz kapanmadı. Az bir vakit kaldı. Sayıyoruz günlerimizi, tam 19 gün sonra karnelerimiz ellerimize tutuşturulacak. O an belki de ilk göz atacağımız yer, matematik notumuz olacak. Belki de belgenize bakacaksınız, ya teşekkür belgenize, ya takdir belgenize, ya da olmayan bir belgeye... Heyecanlanacağız tabii! Merak saracak biraz da içimizi. Kuşku da eşlik edecek hislerimize. Bütün duyguları aynı anda, karmakarışık yaşayacağız. Enteresan olacak hepimiz adına. "Aayyy, acaba takdir mi alacağım teşekkür müü? " " Ya düz geçersem? " "Annemlere ne derim?" "Sınıfta kalırsaam?"   Birçok olumsuz düşünceler alıp götürecek bizi. Daha ihtimallerini bile bilmeden içimizde koca koca korkular oluşturacağız. Bu korkularımızı da sindirtmeye çalışan "kanka"larımız, bizden daha ...

KİTAP OKUMANIN FAYDALARI

Resim
Şöyle güzel bi' söz vardır hani; Kitap en iyi dosttur, diye. Bu söz halkımız tarafından çok işitilmiş, çok bilinmiş olmasına rağmen pek kitap kurdu bi' halk olduğumuz söylenemez. Kitap kurdu bi' yana, genel olarak konuşuyorum ki; kitapla pek bi' aramız yoktur bile. İşte bu, ülkemiz adına çok kötü bir durum. Çünkü, kitap demek kültür demektir. Okuyacağımız bir kitap bile şahsi kültür seviyemizi kat kat artırabilir, daha kesin ve doğru bir tabirle; arttırır. Kitap okumayı hiç önemsemeyen, maalesef.. İnsanlarımız var. Kitap okumayı gözünde epey küçümseyen insanlarımızın olması beni pek üzüyor. Oysa, etrafımızda kitap okuyan insanlarımızın da olması beni o kadar mutlu ediyor ki..  Gururlanıyorum! Keşke kitap okumanın önemini hepimiz anlayabilseydik.. Ve bunu uygulayabilseydik.. Size tavsiyem; her gün düzenli olarak kitap okuyun. Kendinize kitap okuma saati belirleyebilirsiniz. Ben de her gün, günün herhangi bir saatinde kitap alır okurum. Planlı çalışmak adına, her gün ...

MÜCADELE

Resim
Hayat bir mücadele aslında... Bir savaş... Hiç mücadele etmeden savaşı kazanmaya çalışanlar da var, hakkıyla emeği ile belirli noktalara gelebilen de. Zorluklara karşı dayanamayanlar da var, her şeye rağmen ayakta dimdik durabilenler de. Hemen pes edenler, istediğine, başarıya hiç bir zaman ulaşamayacak olan kimselerdir. Oysa, her türlü zorluğa karşı güçlü durabilenler, başarının tadını her daim güzelce çıkarabilecek olan kimselerdir. Bence, kesinlikle her ne olursa olsun umudunuzu yitirmemelisiniz. Daima pozitif olun. Ancak böyle zorluklara karşı güçlü kalabilirsiniz. Hiç bir şey için kendinizi üzmeyin. Çünkü her üzücü bir olay, yanında hediye mutlu bir olay daha getirir. O, üzüldüğünüz şey her neyse, çok üzülmekten; yanında getirdiği o armağan farkedemeyeceksiniz. Emin olun, yaşadığınız o, mutsuz olduğunuz şeyin iyi bir yanıda var. Ama siz kötü yanına kafayı takarsınız, işte o zaman iyiyi farkedemeyeceksiniz. Yani; demek istediğim bu; üzüldüğünüz her neyse size mutlu bir şeyle ...

KİN

Resim
Yalnız bir insanı ele alalım.. Ya insanlara karşı kin tuttuğundan yalnızdır, ya çekingendir, ya da insanlarla iletişim kurmak istemiyordur. Ama genel olarak yaşanılan "kin" olayıdır.. Kin, birçok şeyin sonucudur. Önyargıların, kaba dilin,  saygısızlığın, sevgisizliğin, kötü yaklaşımların.. Ve daha nice çirkin şeyin sonucudur kin. Kıskançlığın da.. Gelin bu sonuçları ele alalım ve hepsinin üzerinde duralım, konuşalım. ÖNYARGI "Neredesin önyargı katili?" adlı yazımı okursanız daha iyi bilirsiniz ki önyargılar boş ve gereksizdir, karşınızdaki insanın size yaklaşımları soğuk olur. Neden? Önyargılarınız yüzünden. Örneğin, mahallenize yeni birileri taşındı. Evleri ise sizin evinize pek yakın. Fakat taşınalı 2 ay olmasına rağmen sizlerle tanışmadı. Siz de kendinizce önyargılar oluşturdunuz. Ve komşunuza kin ürettiniz. Tamamiyle yanlış bir davranış olup önyargı yapmış oluyorsunuz. Elbet komşunuzun bu davranışı sergilememe nedenleri vardır. Siz ise bu nedenlerin va...

OKUL ve BİZ

Resim
Merhabalar... Şuan bu yazıyı okuyorsanız muhtemelen siz de bir öğrencisinizdir. Ve çoğumuz okulu sevmiyoruz. Yani çoğu kısmını da diyebiliriz... Örneğin; teneffüsler güzel. Ama sınavlar çirkin. Bazen okula gitmemek için türetmediğimiz bahaneler kalmıyor. Şunu kabul etmemiz lazım. Ya da çoğunlukla sınava son gün çalışıyoruz, ödevlerimizi son güne bırakıyoruz. Klasik öğrenci sendromları işte. Çoğu öğretmenleri de sevmeyiz. Sadece birkaçını.. Mesela ben teknoloji ve tasarım hocasından hep nefret etmişimdir. Ha hoca dedim de aklıma geldi, "Hoca camide!" diye bir replik de vardı bizim. Hayat Bilgisi dizisinden olacak. Ama zamane hocaları, ay pardon! Öğretmenleri, bu işe pek de kızmıyor, onlara hoca dememize..  Yine de olsun. Biz alışmıştık bir kere. Onlar da, sanırım buna alışmalılardı. :) Hatta böyle bir espri de var şu günlerde; Twitter'ı sevdik, kapandı. Youtube'u sevdk, kapandı. Acaba okulu da mı sevmeliyiz? Gerçi Twitter açıldı ama neyse, konuyu dağıtm...