Kayıtlar

Gerçekler

Bazen gerçekleri bilmek... duymak istemezsiniz. Adeta gerçeklere kulak tıkarsınız. Yalanları, sahte sözcükleri duymak istersiniz. Çünkü; onların sizi mutlu edeceğine inanırsınız. Evet, bazen; gerçekler, kalbimizi derinden kırabiliyor. Sırf o gerçekler yüzünden çok üzülebiliyoruz. Ağlayabiliyoruz. İşte bu yüzden gerçeklerle yüzleşmek istemiyoruz. Bir nevi; geri çekiliyoruz. Kaybediyoruz oyunu ve yalanlara bırakıyoruz kendimizi... çünkü biliyoruz ki yalanlar; bizi üzmeyecek, kalbimizi kırmayacak, canımızı yakmayacak; dahasına mutlu edecek. Heveslendirecek, heyecanlandıracak! Gerçekler ise canımızı yakacak. Bu yüzden: Kendimizi kandırıyoruz ve yalan olduğunu bildiğimiz bazı sebeplerden dolayı seviniyoruz, hevesleniyoruz. Ne de yanlış yapıyoruz! Oysa ki bizi güçlendiren, yalanlar değil; gerçeklerdir. Belki, gerçekleri duyunca çok üzüleceğiz. Ama aynı zamanda, üzülürken dayanıklılığımız da artacak. Gerçeklere karşı duyduğumuz her üzüntü, her gözümüzden akan yaş, bizi ayakta tutacak. Zorl...

Gerçek Dostlar

Dostluklar... Gerçek dostluklar... Şu, artık bilinmeli ki; bir insan, dostsuz, yalnız bir şekilde yaşamını sürdüremez. O yaşama, " Yaşam " demem ben. Aman! Sakının da dediğimi ters anlamayın. Tabi ki; kişi yalnız kalmamalı, çevresi olmalı. Olmalı ama kalitesiz, sahte, yalan dolan ve geçici dostlukların, bağların olduğu bir yaşamdansa yalnızlık tercih edilmeli. " Ben çok çok arkadaşım olsun, orada burada hava atarım." Düşüncesi ile dost edinmeye kalkışırsanız... Yapmayın, boşa derim. Çok arkadaşınız olsa ve hepsi yalan dolan, sahte olsa; az arkadaşınız olsa ama hepsi çok iyi olsa... hangisi? Ne demek istiyorum, biliyor musunuz? 4 tane 25 Kr da 1 Tl, 2 tane 50 Kr da 1 Tl.... Gerçek dostluklar, sizin yüzünüzde hep kalıcı bir gülümseme, sevinç bırakır. Gerçek dostlar, sizin iyi ve kötü günlerinizde yanınızda olur. Size hep destek çıkar. Siz güldüğünüzde o da güler, siz ağladığınızda o da ağlar. Sizin için neleri yapmaz ki? Sizi o kadar sever ki hep gülmenizi ve mutl...

2014

Merhaba dostlar, Bugün yeni yıl, kutlamaları ve de yeni yılın bir insanda ne kadar önem & değer taşıyabileceği hakkındaki düşüncelerimi sizlere aktarmak istiyorum. Yazıma öncelikle yeni yılın veyahut yılların bende uyandırdığı hislerden ve de bende ne kadar önem taşıdığından bahsetmekle başlayacağım. Ben bazı kötü alışkanlıklarımı, huylarımı, davranışlarımı bırakmak, her şeyi silmek ve ruhumda ve edalarımda yeni bir başlangıç yapmak için çoğunlukla yılbaşını tercih ederim. " Ne alaka? " diyeceksiniz belki, ama benim tercihim böyle. Yani, yeni yıl bir başka deyişle, yılın başlangıcı olduğu gibi, benimde içimde kendi kendime verdiğim sözlerin uygulamasının başlangıcıdır. Bu başlangıç mevzusu haricinde yeni yılı, yılları bazı insanlar gibi gözümde öyle büyütmem! Benim fikrimce, yeni yılların büyütülecek ve de  büyük ve masraflı kutlamalar yapılacak hiç bir yanı yok. Özellikle bilmenizi isterim ki yılbaşında patlatılan havai fişeklerin dakikası 1000Tl'dir. Bu, gerçekte...

SEVGİ ÜZERİNE

Sokakta yürürken kaldırımın bir kenarına oturmuş, etrafına aval aval bakan ve her bakışında yüzünü ekşiten bir adam gördüm. Elinde bir çay bardağı, bakışlarının eşliği ile yudumluyor çayını...Yüzünün o ekşi ifadesi ve çayın sıcaklığı arasında dağlar kadar fark vardı. Kötü bakışlarının ardı arkası kesilmiyordu. Adamın bu ilginç davranışlarına tepkim yalnızca içten olmadı. Yanına vardım, oturdum soluna. Arkamızda, içi aylak dolu olan kafeden iki çay istedim. Biten çayının ve biten kötü bakışlarının yerini şaşkın bir ifade aldı. Kafedeki minik çırak geldi, çaylarımızı bize uzattı. "Buyrun, içiniz." dedim adama. Bir teşekkür etmeye ihtiyaç duymadan aldı ilk yudumunu. İçten gelerek söylediğini düşündüğüm sözlerine başladı. "Şu insanlar.. Bir kadın, çocuğu için saçını süpürge ediyor. Kendi yemiyor, çocuğuna yediriyor. Kendi giymiyor, çocuğunu giydiriyor. Nedir bu? Kimse, bir başka biri için bu denli uğraşmak istemez. İnsan hiç kendisinden başkasını düşünür mü? Ne garip ve sa...

HAKSIZLIĞA KARŞI SUSMAK

Resim
Bazen.. Öyle olur ki çok büyük bir adaletsizlik söz konusu olduğunda susarsınız. Konuşmazsınız! Halbûki siz de bilirsiniz, meydanda bir haksızlık geliştiğini. Ama korkarsınız ve susarsınız! Bu tamamiyle yanlıştır!!! Adaletsizlikler, düzenbazlıklar, sahtekârlıklar, haksızlıklar ve bunun gibi birçok zarar verici, kötü durumlara karşı susmayı aptallıkla eşleştiriyorum. Bu tür durumlar, mevzu edildikçe susmanız oldukça yanlış bir davranıştan ibaret değildir. Bunun yanı sıra, haksızlığa uğrayan kişi veya kişi topluluğuna da bir haksızlık siz etmiş oluyorsunuz. Bir arkadaşım geçenler, Hz. Muhammed'in bir sözünü dile getirdi. Haksızlık karşısında susan dilsiz şeytandır.  Hz. Muhammed (S.a.v) Hz. Muhammed ise, haksızlık karşısında susan insanları dilsiz şeytanla eşitlemiş. Ne doğru diyor! Dilimiz olduğu sürece haksızlık ve adaletsizliğe sessiz kalmak çok büyük bir suçtur. Hem kendimize hem de çevremizdeki kişilere nasıl da zarar ederiz öylesine.. Bir hak yeme durumu, meydana ge...

KAYBEDİLEN "BEN"LİK

Bazen öyle oluyor ki bazı kişileri kendimizden daha üstün görüyoruz. Bazen onların davranışlarına özeniyoruz. Bazen de kendi "ben"liğimizi kaybediyoruz, adeta ikinci bir kişilik taşıyoruz. Kimi zaman çevremizdeki bazı insanların edalarını (davranışlarını) kendimize örnek alıyoruz. Bu olay, gayet normaldir. Fakat, örnek aldığımız kişinin ruhunun, hâl ve hareketlerinin tamamını kendi "ben"liğimize yansıtırsak, kendimizi olduğu gibi kaybederiz. Kendi tercihlerimiz, kendi seçimlerimiz, kendi zevklerimiz, fobilerimiz, hobilerimiz, yaşam tarzımız, felsefemiz, her konudaki anlayışımızı kaybederiz, kendi ruhumuzu kaybederiz. Başkasının kişiliğini kendi üzerimize alırız adetâ. Bu doğru bir olay mıdır? Hayır efendim. Yerden göğe kadar yanlış bir davranış olup kendimize zarar etmiş oluruz. Kişi, kendi ruhunu kaybederse bir daha geri alabilmesi pek de mümkün olmaz. Söylediklerimi bir örnek ile pekiştirmek istiyorum; Örneğin Betül, hayranı olduğu bir ses sanatçısının giy...

KİN

Yalnız bir insanı ele alalım.. Ya insanlara karşı kin tuttuğundan yalnızdır, ya çekingendir, ya da insanlarla iletişim kurmak istemiyordur. Ama genel olarak yaşanılan "kin" olayıdır.. Kin, birçok şeyin sonucudur. Önyargıların, kaba dilin,  saygısızlığın, sevgisizliğin, kötü yaklaşımların.. Ve daha nice çirkin şeyin sonucudur kin. Kıskançlığın da.. Gelin bu sonuçları ele alalım ve hepsinin üzerinde duralım, konuşalım. ÖNYARGI "Neredesin önyargı katili?" adlı yazımı okursanız daha iyi bilirsiniz ki önyargılar boş ve gereksizdir, karşınızdaki insanın size yaklaşımları soğuk olur. Neden? Önyargılarınız yüzünden. Örneğin, mahallenize yeni birileri taşındı. Evleri ise sizin evinize pek yakın. Fakat taşınalı 2 ay olmasına rağmen sizlerle tanışmadı. Siz de kendinizce önyargılar oluşturdunuz. Ve komşunuza kin ürettiniz. Tamamiyle yanlış bir davranış olup önyargı yapmış oluyorsunuz. Elbet komşunuzun bu davranışı sergilememe nedenleri vardır. Siz ise bu nedenler...