GÜLELİM AMA GEÇMEYELİM!
Merhaba!
Uzun bir süreçtir size fıkra anlatmıyordum. Özlediniz mi? Buyrun tam gülmelik, şahane bir fıkra! İyi gülmeler!
Amerikan Delegesi Hanımefendi kürsüye gelmis..
"Geçen yılın kararlarını aynen uyguladım.Eve gider gitmez kocama: "Bundan sonra temiz çamaşır istersen kendi çamaşırını kendin yıka. İşte makine orada.." dedim.
İlk gün birşey görmedim. İkinci gün birsey görmedim.Üçüncü gün bir baktım, makinenin başında sadece kendi çamaşırlarını değil, benimkileri de yıkıyor."
Alman Delegesi söz almış, arkasından..
"Ben de kararımız gereğince kocama: 'Bundan böyle temiz tabakta yemek istiyorsan kendi bulaşığını kendin yıka" dedim..
Birinci gün birşey görmedim. İkinci gün birşey görmedim. Üçüncü gün baktım, makinenin başında sadece kendininkileri değil, benim bulaşıklarımı da yıkıyor."
Üçüncü konusmacı bizden feminist bir kardeşimiz.. "Türkiye'ye döner dönmez kararımız gereğince kocamla konuştum. Ona dedim ki: "Bundan böyle yemek yemek istiyorsan, kendin pişirmen gerekecek. İşte mutfak orada.."
Birinci gün birşey görmedim. İkinci gün birşey görmedim. Üçüncü gün sol gözüm biraz açılır gibi oldu, hafiften görmeye başladım!
Çok komik olduğunu söyleyebilirim. Tekrar gülmek ister misiniz? Öyleyse buyrun.
Çok kalabalık bir belediye otobüsünde yolculuk eden Temel'in ayağına iri yarı bir adam basar.... Nasırı acıyan Temel, adamın yanına yaklaşır ve sorar:
- Ula uşak, sen nerelisun? Adam, Temel'e bakar, nereli olduğunu söyler ve sonra da sorar :
- Niye sordun?
- Hiç der Temel, bu cins ayular hangi memlekette yetisur diye merak ettum da.....
Temel! Her defasında laf sokmak zorunda mısın? Bu da komikti. Pekiii üçüncü bir gülüşe ne dersiniz. Buyruun!
Nasrettin Hoca'ya yapılan şakalar tükenip bitmezdi. Akşehir'liler bir gün Hoca'ya takılır ve sorarlar.
- Hocam senin evliyalar katında ulu bir kişi olduğun söylenir. Aslı var mıdır?
Hocanın böyle bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu ya cevaplar :
- Herhalde öyle olmalı.
Bunu duyan bir kişi hemen söylenmeye başlar :
- Böyle kişiler zaman zaman mucizeler göstererek bu özelliklerini herkese kanıtlar. Hocam madem kabullendin, göster bir mucize görelim. Hoca :
- Pekala size şimdi bir numara yapalım, der. Karşısında duran ulu çınara :
- Ey ulu çınar çabuk yanıma gel, der
Tabii ne gelen ağaç var ne de giden... Hoca yürümeye başlar ve ağacın yanına varır. Akşehir'liler ne oldu hocam ağacı getiremedin kendin yanına gittin diyerek gülünce Hoca :
- Bizde kibir yoktur. Dağ yürümezse Abdal yürür, der.
Bu da çok komikti. Ayrıca Nasrettin Hoca her defasında bir ders veriyor kendisi ile takılanlara....
Fıkralarımız bu kadardı. Akşam akşam güldük eğlendik. Yarın görüşürüz!
Uzun bir süreçtir size fıkra anlatmıyordum. Özlediniz mi? Buyrun tam gülmelik, şahane bir fıkra! İyi gülmeler!
Amerikan Delegesi Hanımefendi kürsüye gelmis..
"Geçen yılın kararlarını aynen uyguladım.Eve gider gitmez kocama: "Bundan sonra temiz çamaşır istersen kendi çamaşırını kendin yıka. İşte makine orada.." dedim.
İlk gün birşey görmedim. İkinci gün birsey görmedim.Üçüncü gün bir baktım, makinenin başında sadece kendi çamaşırlarını değil, benimkileri de yıkıyor."
Alman Delegesi söz almış, arkasından..
"Ben de kararımız gereğince kocama: 'Bundan böyle temiz tabakta yemek istiyorsan kendi bulaşığını kendin yıka" dedim..
Birinci gün birşey görmedim. İkinci gün birşey görmedim. Üçüncü gün baktım, makinenin başında sadece kendininkileri değil, benim bulaşıklarımı da yıkıyor."
Üçüncü konusmacı bizden feminist bir kardeşimiz.. "Türkiye'ye döner dönmez kararımız gereğince kocamla konuştum. Ona dedim ki: "Bundan böyle yemek yemek istiyorsan, kendin pişirmen gerekecek. İşte mutfak orada.."
Birinci gün birşey görmedim. İkinci gün birşey görmedim. Üçüncü gün sol gözüm biraz açılır gibi oldu, hafiften görmeye başladım!
Çok komik olduğunu söyleyebilirim. Tekrar gülmek ister misiniz? Öyleyse buyrun.
Çok kalabalık bir belediye otobüsünde yolculuk eden Temel'in ayağına iri yarı bir adam basar.... Nasırı acıyan Temel, adamın yanına yaklaşır ve sorar:
- Ula uşak, sen nerelisun? Adam, Temel'e bakar, nereli olduğunu söyler ve sonra da sorar :
- Niye sordun?
- Hiç der Temel, bu cins ayular hangi memlekette yetisur diye merak ettum da.....
Temel! Her defasında laf sokmak zorunda mısın? Bu da komikti. Pekiii üçüncü bir gülüşe ne dersiniz. Buyruun!
Nasrettin Hoca'ya yapılan şakalar tükenip bitmezdi. Akşehir'liler bir gün Hoca'ya takılır ve sorarlar.
- Hocam senin evliyalar katında ulu bir kişi olduğun söylenir. Aslı var mıdır?
Hocanın böyle bir iddiası elbette yoktur ama bir kere soruldu ya cevaplar :
- Herhalde öyle olmalı.
Bunu duyan bir kişi hemen söylenmeye başlar :
- Böyle kişiler zaman zaman mucizeler göstererek bu özelliklerini herkese kanıtlar. Hocam madem kabullendin, göster bir mucize görelim. Hoca :
- Pekala size şimdi bir numara yapalım, der. Karşısında duran ulu çınara :
- Ey ulu çınar çabuk yanıma gel, der
Tabii ne gelen ağaç var ne de giden... Hoca yürümeye başlar ve ağacın yanına varır. Akşehir'liler ne oldu hocam ağacı getiremedin kendin yanına gittin diyerek gülünce Hoca :
- Bizde kibir yoktur. Dağ yürümezse Abdal yürür, der.
Bu da çok komikti. Ayrıca Nasrettin Hoca her defasında bir ders veriyor kendisi ile takılanlara....
Fıkralarımız bu kadardı. Akşam akşam güldük eğlendik. Yarın görüşürüz!
Yorumlar