KÜLTÜRSEL ÖĞELER
Küçük bir kasabada insanlar yaşarmış. Bu kasabada insanlar çokmuş. İnsanların hayvanları olmasa olmazmış. Sadece fakir insanların hayvanları olmazmış. İnsanlar hayvanlarını kasabada, çiftlikte, ahırda bunun gibi yerlerde büyütür, beslermiş.
Bu kasabada yaşayan bir aile varmış. Anne çocuklarını besler, onlara yemek yaparmış. Baba da ailesini geçindirebilmek için pazarda karısının ördüğü havluları, banyo liflerini, patikleri satarmış. Ama ne yazık ki pazarda annenin özenle ördüğü bu sanatlar haftada bir kere alınırmış. Çünkü kasabalı artık bu örgü işleriyle uğraşmaz olmuş. Oysa ki eskiden bu örgü işleri o kadar satılırmış ki baba eve hergün bir sürü para, çocuklarına doluca harçlık, anneye de yemek, elbise için para getirirmiş. Ama şimdi o günlerin hayalini kurarmış aile. Annenin adı Fatma , babanın adı Osman, küçük kızının adı Nazlı, oğlanlarının adı ise Ahmet imiş.
Fatma eşine şunları söylemiş:
- Yeter artık bey, şurama kadar geldi. Boğazımdan bir lokma geçmedi. Örüyorum örüyorum, elinde para yerine ördüklerim geliyor. Bıktım ya! Başka bir işle uğraş artık, para hayalimiz oldu. Çocukların daha okul kıyafetlerini alamadık .
- Benim mi suçum? Kasabadakiler sevmiyor artık böyle cici şeyler. Havalanmışlar, güya sosyeteler. Herkes geleneğimiz olan örgü masa örtüsü yerine pahalı , simli pullu örtüler alıyor. Geleneklerimizi öldürdüler.
***
Neyse, aradan vakit geçer. Artık boğazlarından lokma geçmez. Nazlı ve Ahmet açlıktan hastalanırlar. Öğretmenleri de okul kıyafetleriyle gelemedikleri için Nazlı ve Ahmet'i güzelce döver. Zaten sinirli, anlayışsız öğretmenden ne beklenir? Öyle böyle artık Fatma ve Osman artık anlar ki çocukları okutamayacaklar çocukları okuldan aldırırlar. Çocuklar hiç bir şey öğrenememenin duygusuyla üzülürler.
Aile beraber başka kültür öğeleri satarlar. El yapımı olan bu güzel sanatları kimse almaz.
Bu kısa hikayede anlatmak istediğim şey geleneksel öğelerimizi korumamız gerektiği. Burada bir aile var. Evlerini geliştirmek için geleneklerinden biri olan örgü işleri satarlar. Ama kasabalılar hiç almazlar. Daha yeni daha pahalı daha lüks sanatları alırlar. Yani bunun gibi şeyleri eski deyip geçmeyin. Bunlar bir sanattır. Dediğimi daha iyi anlamak için bence bir kültürsel öğelerin olduğu müzeye gidin.
Yorumlar